Giriş
Bu makalede, adli kontrol yükümlülüklerinin ne olduğu, hangi durumlarda uygulandığı, kim tarafından kimlere uygulanabileceği ve tüm ilgili gerekli bilgiler toplanarak aktarım amaçlanmıştır. Adli kontrol yükümlülükleri CMK madde 109 da sınırlı olarak hüküm altına alınmıştır.
Genel Açıklamalar
Adli Kontrol Yükümlülüklerinin neler olduğu CMK madde 109 'da;
"(1) (Değişik: 2/7/2012-6352/98 md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak. konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
(4) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (Ek cümle:8/7/2021-7331/15 md.) Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.
(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir." şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Adli Kontrol Yükümlülükleri madde kapsamında sınırlandırılmış olmasına rağmen, hakim tarafından gerekli görüldüğü takdirde şüpheli veya sanık hakkında birden fazla adli kontrol yükümlülüğüne tabi kılınabilir. Adli Kontrol Yükümlülüğüne başvurulması halinde, sanık veya şüpheliye karşı uygulanacak adli kontrol hüküm veya hükümleri orantılılık ilkesi gereğince somut olayın özelliğine göre şüpheli veya sanığın şahsi ve sosyal hayatına, ekonomisine bakılarak bu hususların dikkate alınması doğrultusunda tahsis edilir.
1- Yurt Dışına Çıkma Yasağı (CMK m. 109, 3/a)
Söz konusu kısıtlama tedbiri, şüpheli veya sanığın yurt dışın kaçma durumu bulunduğu durumlarda uygulanan bir tedbirdir. Bu tedbir kişiye tutuklama kararı verilmeden sadece ülke sınırları dışına çıkma şüphesi bulunduğu durumda bu durumu engelleme maksadı ile uygulanır. Kişiye bu tedbirin uygulanması için tutuklama şartlarının gerçekleşmiş olması kafi olmakla birlikte suça konu fiilin ceza süresi bir önem arz etmemektedir. Bu minvalde üç yıldan az hapis cezası gerektiren veya adli para cezasını gerektiren suç fiilleri halinde de söz konusu tedbir uygulabilir.
2- Belirlenen Yerlere Belirlenen Süreler İçerisinde Başvurma (CMK m. 109, 3/b)
Kanunda belirtilmiş olduğu üzere bu tedbirin amacı, şahsın hakim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süre içerisinde başvurması sağlanarak şüpheli veya sanığın ceza usul işlemleri süresince kaçmasını önlemektir. Bu durumda sanık veya şüpheli hakkında söz konusu tedbir uygulanırken hakim tarafından, kişinin başvuracağı yer ve hangi süreler aralığında başvuruyu yapması gerektiği özellikle belirtilmelidir. Yer belirlenmesinde genel olarak kişinin ikameti çerçevesindeki karakol veya muhtarlıklar ya da kişinin eğitim görmekte olduğu kurumlar vb. Kuruluşlar seçilmektedir. Makul sürenin belirlenmesi ise her gün, gün aşırı, haftada bir veya ayda bir şeklinde hakim tarafından belirlenir. Söz konusu tedbir uygulanırken, belirlenen yer ve süre için orantılılık ilkesi dahilinde bir karar verilir.
3- Çağrılara ve Kontrol Tedbirlerine Uyma (CMK m. 109, 3/c)
Kanunda "Hakimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam" olarak açıklanmış olan bu tedbirde söz konusu suç sebebiyle soruşturma ve kovuşturma aşaması devam eden şüpheli veya sanığın bu süreç içerisinde hazır bulunması amaçlanmıştır. Bu tedbir sayesinde, kişinin gerekli olduğu takdirde hazır bulunması istendiğinde orada bulunması sağlanmış olur.
4- Taşıtları Kullanmamak ve Sürücü Belgesini Teslim Etmek (CMK m. 109, 3/d)
Şüphelinin makbuz karşılığında, sürücü belgesinin alınarak, herhangi bir taşıtı veya belirlenmiş olan bir taşıtı kullanamamasına usul ve esaslar çerçevesinde karar verilmiş olması durumunda uygulanan tedbir türüdür. Bu durumda söz konusu olan istisnai durum ise kişinin kendisinin veya ailesinin geçimini araç kullanarak sağlıyor olması durumunda böyle bir tedbir kişinin sosyal ekonomik durumuna zarar verecektir. Bu sebeple böyle bir tedbir alınmış olsa dahi, şüphelinin mesleki sebepten ötürü araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verilmesi için CMK m. 109/5 kabul edilmiştir.
CMK m. 109/5 "Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir."
5- Tedavi veya Muayene Tedbirine Uyma ( CMK m. 109, 3/e)
Bu tedbir kararı şüphelinin, alkol, uyuşturucu-uyarıcı madde bağımlılığından arınması amacıyla hastaneye yatması, tedavi veya muayene tedbirlerine uyması yükümlülüğü altına girmesi için hakim tarafından verilen bir tedbir kararıdır. Kullanma amacıyla uyuşturucu-uyarıcı madde satın alma, bulundurma suçu fiillerini işleyen kişiler hakkında söz konusu bağımlılıktan kurtulmak için şüpheli hakkında bu tedbir kararına hükmedilir. Bu kararın verilmesi için şüpheliye muayene yapılmalı ve bu muayene sonucunda düzenlenen rapor doğrultusunda işbu tedbir kararı verilir. Verilen tedbir kararında, hangi sürede ve yerde muayene yapılacağı da açıkça belirtilir. Ayriyeten belirtmemiz gerekir ki, adli kontrol hükümleri verilen cezadan mahsup edilme özelliği taşımamakla birlikte söz konusu tedbirde şüphelilerin hastaneye yatarak tedavi olması ya da muayene sürecinde iken geçen süre hükmedilen cezadan mahsup edillir.
6- Güvence Miktarı Yatırmak (CMK m. 109, 3/f)
Güvence miktarının ödenmesi tedbirinden kast kanunda açıkça "Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak." şeklinde nitelendirilmiştir. Söz konusu tedbire hükmedilmesi içi Cumhuriyet Savcısının talebi şarttır. Bu tedbirin asıl amacı şüphelinin, söz konusu yargılama boyunca yükümlülüklerini yerine getirmesi için hazır bulunması ile birlikte kanunda hükme bağlanmış olan sıralama ile belirlenen ödemelerin alınmasının garantisidir. Güvence tedbirine uyulmaması halinde bu durumun nedenleri göz önüne alınarak şüpheli veya sanığın tutuklanmasına karar verilir. Söz konusu tedbirin uygulanmasında herhangi bir suça öngörülen cezanın miktarı ile ilgili bir sınırlandırma söz konusu değildir.
Söz konusu güvence sanık veya şüpheli tarafından gösterilir, 3. Kişilerin bu kişiler adına güvence göstermesi söz konusu değildir. Güvencenin ödemesi hususunda ise bu ödeme nakit olarak belirlenebilir ve taksitlere bölünebilir veya banka teminatı, mali kefalet verilmesi, gayrimenkulün rehin olarak gösterilmesi şekillerinde de ödeme yapılabileceğine karar verilebilir. Güvencenin ne şekilde ve ne miktarda ödeneceği hususuna şahsın kişisel durumu ile yargılama aşamalarında usul işlemlerine uyup uymayacağı gözetilerek belirlenir ve karar verilir. Şüpheli veya sanık hakkında verilen güvence tedbirinin, kişinin ekonomik durumunun çok üzerinde olması durumunda orantılılık ilkesine aykırılık gerçekleşeceğinden dolayı bu husus dikkate alınır.
CMK m. 114'te güvencenin önceden ödenmesi hususu da hüküm altına alınmıştır. CMK m. 114 "(1)Hakim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir. (2) Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir."
CMK m. 115'te ödenen güvencenin hangi hallerde geri verileceği hüküm altına alınmıştır.
"(1)Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı kendisine geri verilir. (2)Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hazinesine gelir yazılır. (3)Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir."
7- Silah Bulunduramamak ve Taşıyamamak (CMK m. 109, 3/g)
Sanık veya şüphelinin hakim kararı ile silah bulundurması ve taşımasının yasaklanması ve gerekli görüldüğü takdirde kendisine ait diğer silahlarında Cumhuriyet başsavcılına bağlı olan adli emanet memurlarına teslimini gerektirmektedir. Bu tedbirin uygulanmasındaki sebep, şahsın tanık, mağdur kişi veya başka kişilere karşı mevcut silahlar ile baskı yapma girişimi eylemini gerçekleştirmesi hususunda kuvvetli şüphe olmasıdır.
8- Mağdurun Haklarının Güvence Altına Alınması (CMK m. 109, 3/h)
Mahkeme tarafından mağduru güvence altına alma amacı ile miktarı ve ödeneceği süre belirlenen paranın ayni veya kişisel güvenceye alınmasını sağlamayan tedbirdir. Bu tedbire çoğunlukla suç işlendikten sonra, mağdurun uğramış olduğu maddi veya manevi zararların giderilmesi durumlarında başvurulmaktadır. Yine ödenecek olan paranın belirlenmesinde şüphelinin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.
9- Aile Yükümlülüklerini Yerine Getirilmesi ve Ödemeye Mahkum Edildiği Nafakanın Düzenli Olarak Ödeyeceğine Dair Güvence (CMK m.109, 3/i)
Bu husus, aile mahkemesince bir tarafın diğer tarafa ödemesi yönünde belirlenmiş olan nafaka yükümlülüğüne uyulması durumunda gerçekleşir. Şüpheli veya sanık tarafından, kendisine verilen yükümlülüğü yerine getirmesi, adli karar gereği ödemesine karar verilmiş olan nafakanın düzenli olarak ödemesi konusunda güvence vermesi söz konusudur. Bu hususu yerine getirilmemesi halinde ise işbu tedbir uygulanacaktır. Ancak işbu tedbirin uygulanabilmesi şikayete tabiidir.
10- Konutunu Terk Etmemek (CMK m.109, 3/j)
Bu karar Cumhuriyet savcılıkları veya hakimler tarafından, şüpheli veya sanığın bildirilmiş olan ikamet adresinden ayrılmaması yönünde verdiği bir tedbir kararıdır. Tedbirin amacı, şahsın kaçmasını ve bulunmasının zorlaşması durumunu engellemektir. Bu tedbir verilirken yine orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulur. Orantılılık ilkesi gereğince, verilen konutu terk etmeme adli kontrol kararı, kişinin sosyal ve ekonomik yaşantısını büyük ölçüde engellediği takdirde veya bu hususta kayda değer önemli bir durum gerçekleşmesi halinde talep üzerine yeniden düzenleme yapılarak yeni bir karar verilebilir.
11- Belirli Bir Yerleşim Yerini Terk Etmemek (CMK m.109, 3/k)
Bu tedbir kararı konutu terk etmemek adli kontrol tedbirine benzemekle birlikte daha geniş kapsamlı olan bir tedbirdir. İkamet edilen konutu terk etmemek yerine, belirli bir semt, sokak, mahalle vb. Bir bölgeyi terk etmemek üzere verilen bir tedbir kararıdır. Tedbirin amacı, şahsın kaçmasını ve bulunmasının zorlaşması durumunu engellemektir. Bu tedbir verilirken yine orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulur. Orantılılık ilkesi gereğince, verilen konutu terk etmeme adli kontrol kararı, kişinin sosyal ve ekonomik yaşantısını büyük ölçüde engellediği takdirde veya bu hususta kayda değer önemli bir durum gerçekleşmesi halinde talep üzerine yeniden düzenleme yapılarak yeni bir karar verilebilir.
12- Belirlenen Yer veya Bölgelere Gitmemek (CMK m.109, 3/l)
Yukarıda açıklamış olduğumuz, ilgili maddenin fıkrasının aksine bu verilen tedbir kararında ise mahkeme kararınca belirlenen bölge veya yerlere gitmemesi yönünde verilen bir tedbir kararıdır. Bu tedbirin amacı, suça konu olayın, ortaya çıkan zararın veya başkaca bir sonucun ortaya çıkmasını engellemektir. Bu tedbir kararında gidilmemesi gereken yerler mahkemece açıkça, şüpheden uzak şekilde belirlenmiş olmalıdır. Bu tedbir verilirken yine orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulur. Orantılılık ilkesi gereğince, verilen konutu terk etmeme adli kontrol kararı, kişinin sosyal ve ekonomik yaşantısını büyük ölçüde engellediği takdirde veya bu hususta kayda değer önemli bir durum gerçekleşmesi halinde talep üzerine yeniden düzenleme yapılarak yeni bir karar verilebilir.
Adli Kontrol Kararları, soruşturma ve kovuşturma aşamasının her ikisinde de verilebilir. Bu kararın verilmesi usulünde her iki aşama içinde farklılık olmamakla birlikte, sadece kararı veren merci değişmektedir.
Adli Kontrol Kararı verilmesinde görevli ve yetkili mercii ( CMK m. 110, 1-3)
CMK m. 110 "(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.
(4) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir."
Soruşturma Evresinde Adli Kontrol Kararı
Soruşturma aşamasında, soruşturmayı yöneten görevli Cumhuriyet savcısı şüpheli hakkında tüm şartları yerine getirdiğine karar verdiği takdirde, adli kontrol talebi ile şüpheliyi sulh ceza hakimliğine sevk eder. Sulh ceza hakimi re'sen adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar veremez, Cumhuriyet savcısının talebi gerekir. Cumhuriyet savcısı, adli kontrol talebinde bulunabileceği gibi, tutuklama kararını da kaldırmak sureti ile şüphelinin adli kontrol tedbiri altına alınmasını da talep edebilir. Bununla birlikte sulh ceza hakimi de, tutuklama talebi ile sevk edilen şüphelinin tutuklanması talebini reddederek hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verebilir. Bu durumda önemli olan, tutuklama talebinde adli kontrol kararı verilmesi talep edilmemiş olsa da hakim şüpheli hakkında adli kontrol kararı verebilir.
Soruşturma sürecinde her aşamada adli kontrol kararı verilebilir. Adli kontrol kararı verilmesi halinde, bu kararın hangi gerekçe ile alındığı, alınan adli kontrol kararında hangi adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar verildiği açıkça belirtilmelidir. Bu hususların eksik olması halinde alınan adli kontrol kararı usule aykırı olur.
CMK m. 103 "(1) Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler.
(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır."
Kovuşturma Evresinde Adli Kontrol Kararı
Bu evrede verilen adli kontrol kararı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine olabileceği gibi direkt olarak re'sen Mahkemece verilebilir. Kovuşturma aşamasında genel yetkili mahkemeler Ağır Ceza Mahkemeleri ve Asliye Ceza Mahkemeleridir. Özel durumlarda çocuk mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi vb mahkemelerde kovuşturma aşamasında adli kontrol tedbiri kararı verebilir.
Soruşturma aşamasından farklı olarak bu durumda hakimin, Cumhuriyet savcısının talebi olmaksızın tedbir kararı alma hakkı bulunmaktadır. Bu durumda müdafii zorunluluğu olmamakla birlikte, sanık veya şüphelinin müdafii olması halinde karardan önce dinlenir. Müdafiisinin dinlenmesinden sonra tedbir kararı uygulanmasına karar verilmiş ise verilen tedbir kararının tüm gerekçeleri gösterilerek karar sanığa sözlü olarak okunur, ayrıca bir örnek yazılarak kendisine verilir. Kovuşturma aşamasında adli kontrol tedbiri her zaman verilebilir.
Soruşturma aşamasında verilmiş olan adli kontrol kararı, kovuşturma aşamasında aynen devam etmesine karar verilmediği takdirde devam etmez. Bu hususta verilen adli kontrol kararının devamına ilişkin bir karar alınmalıdır.
Adli Kontrol Kararı Süresi
Adli Kontrol kararının ne kadar süre için uygulanabileceği 01.01.2022 tarihte yürürlüğe giren kanun hükmü ile hüküm altına alınmıştır.
CMK m. 110/A "(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez.
(3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır."
Adli Kontrol Kararına Uyulmaması
Sanık veya şüpheli hakkında verilecek hapis cezasının süresine bakılmaksızın yetkili yargı mercii tarafından şahsın tutuklanması istenebilir.
CMK m. 112 " (1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/16 md.) Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de tutuklama kararı verebilir
(2) (Ek: 24/11/2016-6763/24 md.) Birinci fıkra hükmü, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz."
Bu durumda somut olayın durumuna ve alınan tedbir kararına uymamanın gerekçesi incelenerek tutuklama kararı yerine, mahkeme gerekli gördüğü takdirde tedbir kararının başka bir tedbir veya tedbirler ile değiştirilmesine de karar verebilir.
Tedbire uymama durumunda suçun cezasının süresine bakılmaksızın tutuklama kararı alınabileceğinin tek istisnası, suçun adli para cezası gerektirmesi durumudur. Yani adli para cezası gerektiren bir suç fiili sebebi ile şüpheli hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmesi ve bu tedbire uymaması halinde hakkında tutuklama kararı verilemez.
Adli Kontrol Kararına İtiraz Edilmesi ve Kaldırılması
CMK m. 110 "(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir."
CMK m. 111 "(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre 5 gün içinde karar verebilir. (2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir."
Adli Kontrol Kararına İtiraz
Adli kontrol kararı verilmesinden sonra söz konusu kararın kaldırılması talep edilebilir. Bu hususta yapılacak olan talep adli kontrol kararına itiraz le mümkündür. Adli kontrol kararına itiraz, söz konusu kararı veren merciiye karşı sözlü veya yazılı şekilde yapılabilir. Bu itiraz sanık veya şüpheli tarafından bizzat yapılabileceği gibi mevcut ise müdafii tarafından veya var ise vasi, veli veya kayyım tarafından da yapılabilir. Bu talep aynı zamanda Cumhuriyet savcısı tarafından da yapılmaktadır.
İtiraz tefhim tarihinden itibaren yedi günlük kesin süre içerisinde, kararı veren mahkemeye yapılmalıdır. Bu hususta herhangi bir harç ödemesi bulunmamaktadır. İtiraz incelemesi evrak üzerinden yapılmakla birlikte duruşma yapılmaksızın incelenir ve itirazın yerinde olup olmamasına binaen kabul veya red kararı verilir. Bu durumda itirazın kabulü halinde adli kontrol kararının kaldırılmasına, reddi halinde ise adli kontrol kararının devamına karar verilir.
Adli Kontrol Kararının Sona Ermesi
Soruşturma aşamasında, sanık veya şüpheli hakkında verilen adli kontrol tedbiri kararının artık gerekli olmadığı hususunda Cumhuriyet savcısı kanaatince karar verilerek tedbirin kaldırılmasına karar verilip re'sen kişi serbest bırakılır. Kovuşturma aşamasına geçilirken kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği halde şüphelinin serbest bırakılmasına karar verilir. Açıklanan her iki durumda da adli kontrol tedbiri sona ermiş olur. Soruşturma aşamasından sonra kamu davası açılması halinde şüpheli hakkında verilen adli kontrol kararı kendiliğinden kalkmaz. Bu durumda mahkemenin mevcut tedbirin devamına veya kaldırılmasına yönelik karar vermesi gerekir. Aynı zamanda kovuşturma aşamasının sonunda mahkumiyet kararı verilmesi halinde bununla birlikte adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği hakkında da karar verilmesi gerekmektedir. Sanık veya şüphelinin beraatine karar verilmesi halinde ise adli kontrol tedbiri hükümsüz kalacaktır.
Ağır Ceza Avukatı © Copyright 2021| Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.